İçeriğe geç

Tevehhüm ne demek ?

Tevehhüm: Bir Yanılgının Derinliklerinde

Bazen gerçek ile hayal arasındaki sınır o kadar ince olur ki, neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamak zorlaşır. Bir zamanlar bir insanı, bir durumu ya da bir olayı tamamen farklı bir şekilde görmek, sadece hayal gücümüzün bir ürünü değil, aynı zamanda kalbimizin derinliklerinden gelen bir yanılgıdır. İşte bu yanılgıya “tevehhüm” diyoruz. Ama bu, sadece bir kelime değil, hayatlarımızda yarattığı etkileriyle bizim içimizde gizli kalan bir duygu, bir düşünce tarzıdır.

Bu yazıda sizlere, bir kadının ve bir erkeğin hayatlarında nasıl tevehhümle yüzleştiklerini anlatacağım. Hikâyeyi okurken, belki siz de geçmişte fark etmeden içine düştüğünüz bir yanılgıyı hatırlarsınız. Belki de bir ilişkide, bir dostlukta ya da kendinizle olan bağınızda, gerçekliği farklı bir şekilde görmüşsünüzdür. Gelin, bu hikâyeye birlikte göz atalım.

Bir Kadın ve Bir Erkek: Farklı Bakış Açılarından Bir Yanılgıya Düşüş

Ela, genç yaşlarına rağmen hayatı oldukça tecrübeli gözlerle görebiliyordu. İnsanları anlamak, onların içinde ne hissettiklerini, ne düşündüklerini çözümlemek onun için oldukça doğal bir yetenekti. Ama bir şey eksikti. Gerçek dünyadaki ilişkilerde, başkalarının hissettiklerini anlamak her zaman yeterli olmuyordu. Ela, her zaman başkalarının duygularına en derin şekilde dokunmak istiyordu, ama bazen, işte bu “derinlik” onu yanıltıyordu.

Bir gün, Ela’nın hayatına Arda girdi. Arda, analitik ve çözüm odaklı bir adamdı. İnsanlar onunla çok kolay iletişim kuramazlardı çünkü her şeyin bir çözümü, bir stratejisi olduğunu düşünürdü. Arda için her şeyin bir yolu, bir kuralı vardı. İnsanları anlamak mı? O da bir mantık işiydi. Kimi zaman Ela, Arda’nın içinde kaybolmuş gibi hissetse de onun kararlı ve çözüm odaklı tavırlarına hayran kalıyordu.

Ela, Arda ile geçirdiği her anın ardından, bazen bir gariplik hissiyle yalnız kalıyordu. Birbirlerine duydukları hisler ne kadar gerçekti? Arda, Ela’yı sevdiğini söylüyordu ama bazen gözlerinde başka bir bakış, başka bir boşluk hissediyordu. Ela, Arda’nın ona duyduğu sevgiyi sorgulamaya başlamıştı.

Ve bir gün, Ela bir an düşündü; “Ya her şey bir yanılsamadan ibaretse? Ya Arda bana sadece benim görmek istediğim şekilde bakıyorsa?” İşte o anda, Ela’nın içinde bir “tevehhüm” doğdu. Gerçekliği sarsan bu düşünce, aralarındaki her şeyin, tüm anların ve sözlerin kaybolmasına yol açtı. Arda’nın içindeki gerçek sevgi, Ela’nın kafasında bir hayal halini almıştı.

Tevehhümün Sınırlarında

Arda, Ela’yı bir akşam yemeğine davet etti. Konuştukça, Ela, Arda’nın içindeki boşluğu hissediyordu. Onun söylediklerinde bir eksiklik vardı. Fakat Arda, bu eksikliği anlamıyordu. Bir stratejinin eksik parçalarını görmekte zorlanıyordu. Ela, Arda’nın gerçek sevgisini bulmak için derinlemesine inmek istiyordu, ama o her şeyin bir çözümü olduğunu düşünüyor, bu sorunu mantıklı bir şekilde çözmeye çalışıyordu. Arda, aslında hissettiklerinin ne kadar önemli olduğunu fark etmiyordu. O, her zaman bir adım daha ileriye gitmek, yeni bir strateji geliştirmek istiyordu. Ancak Ela’nın gözünde, bu “strateji” sadece bir maskeden ibaretti.

Ela, Arda’nın yanındaki boşluğu, sadece bir yanlış anlamadan değil, aynı zamanda kendi duygusal tevehhümünden de kaynaklanıyor olabileceğini fark etti. “Ya ben de onu sevdiğimi düşündüm ama aslında sevmediysem? Ya tüm bu ilişki, bu hisler sadece benim beynimde yarattığım bir yanılgıysa?” İşte bu sorular Ela’nın zihninde dönerken, kalbinde bir korku büyüdü. Gerçekten birbirlerini seviyorlar mıydı? Yoksa her şey Ela’nın kendi içinde kurduğu bir dünyadan ibaret miydi?

Tevehhüm, bir insanın kendi duygusal dünyasında oluşturduğu bir yanılsamadır. Bazen insan, duygusal bir boşluğu, düşünceleriyle doldurmaya çalışır ve gerçeği farklı bir şekilde algılar. Arda, çözüm odaklı yaklaşımıyla bu sorulara sadece mantıklı bir cevap arıyordu. O, aslında gerçek sorunun “bizim aramızdaki bağ mı?” olduğunun farkında değildi. Oysa Ela için, bağ, sadece stratejiler ve planlar üzerine değil, daha derin bir hissiyatın ürünüydü.

Sonunda Gerçek Ne Olacak?

Ela ve Arda, birbirlerinin gözlerinde farklı gerçekler görseler de, hikâyeleri aslında aynı noktada kesişiyordu. Arda’nın çözüm arayışı, Ela’nın duygusal yanılgısıyla birleştiğinde, ikisi de gerçekliğin ne olduğunu sorgulamaya başladılar. Arda, Ela’nın tevehhümünü anlamaya çalışırken, Ela da Arda’nın bakış açısının duygusal dünyasını ne kadar anlamadığını fark etti.

Sonunda, bu hikâye bizlere şunu anlatıyor: Duygularımızı anlamak, bazen mantıkla değil, duygusal bağlarla mümkün olur. Tevehhüm, bir yanılgıdır, ama bu yanılgı da bizlerin içinde barındırdığı insani zaafları ve duygusal derinlikleri yansıtır. Arda’nın çözüm odaklı yaklaşımı ve Ela’nın duygusal dünyası arasındaki bu fark, aslında ilişkilerdeki en büyük zorluklardan birini oluşturur. Belki de doğru yanıt, gerçekliği anlamaya çalışırken, bazen yanlış anlamalar ve hayal kırıklıkları yaşamakta yatar.

Sizce tevehhüm, yalnızca bireysel bir yanılgı mı, yoksa ilişkilerdeki derin bağları keşfetmek için bir fırsat mı? Gerçek, her zaman net bir şekilde görülebilir mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
splashsplashcasibomcasibomhttps://ilbet.casino/